GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılık düzeyleri ile mesleki değerlerin önemine ilişkin görüşlerini belirlemek ve aralarındaki ilişkiyi incelenmek amacıyla yürütüldü. YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı nitelikteki araştırmanın evrenini bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümünde okuyan birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri (N=512) oluşturdu. Araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 334 öğrenci çalışmanın örneklemini oluşturdu. Veriler öğrencilerin sosyo-demografik özelliklerini ve mesleki değerlerin önemine ilişkin algılarını içeren sorulardan oluşan anket formu ve Ahlaki Duyarlılık Anketi kullanılarak toplandı. BULGULAR: Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20,5±1,57 olup, %34,7’si birinci sınıf öğrencisidir. Öğrencilerin %69,8’inin mesleği isteyerek seçmiş, %54,5’i klinik uygulamalar sırasında etik ikilem ile karşılaşmıştır. Öğrencilerin ahlaki duyarlılık anketi toplam puan ortalaması 76 ±16,05’olup, ölçekten aldıkları puanlar öğrencilerin cinsiyeti ve sınıfına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,05). Öğrencilerin son derece önemli olduğunu düşündükleri ilk üç mesleki değer sırasıyla doğruluk (%58,4), eşitlik (%57,5) ve özgürlüktü (%53,6). Öğrencilerin estetik değerine verdikleri önem derecesi ile ahlaki duyarlılık anketi puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardı (p<0,05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılıkları yüksek olup, doğruluk, eşitlik ve özgürlük gibi mesleki değerlere yüksek düzeyde önem vermektedirler.
INTRODUCTION: This study was conducted to determine the level of moral sensitivity and opinions about importance of provessional values of nursing students and to investigate the relationship between them. METHODS: This descriptive study's universe consisted of first, second, third, and fourth grade students (N=512) who read the Nursing Department of Health Sciences Faculty of a state university. Students (n=334) who voluntarily accepted to participate constituted the sample of the study. Data were collected with a questionnaire form consist of questions about the socio-demographic characteristics of students and perceptions of the importance of professional values and the Moral Sensitivity Questionnaire. RESULTS: The average age of the students was 20.5±1.57 and 34.7% of them was the first class student. 69.8% of the students voluntarily selected the profession, and 54.5% faced ethical dilemmas during clinical practice. The total score of the moral sensitivity questionnaire was 76±16.05 and there was a statistically significant difference between gender and grades of the students (p<0.05). The first three professional values that students consider to be extremely important were accuracy (58.4%), equality (57.5%) and freedom (53.6%). There was a statistically significant difference between importance of the aesthetic value and moral sensitivity scale scores of student’s. (p<0.05). DISCUSSION AND CONCLUSION: Nursing students have a high moral sensitivity and they they give a high degree of importance to professional values such as accuracy, equality and freedom.
GİRİŞ ve AMAÇ: Hemşirelik bakımından hasta memnuniyeti, hastaların hizmet kalitesine ilişkin algılarını açıklamada önemli bir faktör olarak görülür. Hasta özellikleri de dahil olmak üzere birçok faktör hastaların aldığı tedavi ve bakımdan memnuniyetlerini ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı cerrahi kliniklerde yatan hastaların hemşirelik bakımından memnuniyetini ve hasta özelliklerinin etkisini belirlemektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı, kesitsel türdeki bu çalışmanın evrenini bir üniversite hastanesinin cerrahi kliniklerinde yatarak tedavi gören yetişkin hastalar oluşturdu. Çalışma örneklemini araştırmaya katılmayı kabul eden, 18 yaş ve üzeri, iletişim kurabilen ve en az iki gece hastanede yatan 189 hasta oluşturdu. Veriler hastaların hastanede yattıkları sürede öz bildirimleri ile tamamlanan Newcastle Hemşirelik Bakımından Memnuniyet Ölçeği ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ortalama, bağımsız gruplarda t testi, tek yönlü ANOVA, Karuskal Wallis testi ve Pearson’s Korelasyon analizi kullanıldı. BULGULAR: Cerrahi kliniklerde yatan hastaların hemşirelik bakımından memnuniyet puan ortalaması 65.76±11.27 olarak bulundu. En yüksek memnuniyet hastaların mahremiyetlerine gösterilen saygı alanında (3.72±0.86), en düşük memnuniyet ise hemşirelerin hastaları evlerinde gibi hissettirmeleri alanındaydı (3.15±0.86). Yaş, eğitim düzeyi, medeni durum, sosyal güvence varlığı ve önceki hastane deneyimi ile bakımdan memnuniyet arasında anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), cinsiyet açısından anlamlı fark bulundu (p=0.008). Ayrıca hastaların hastanede kalış süresi ile memnuniyetleri arasında negatif yönde anlamlı ilişki saptandı (p=0.007). TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışma bulguları cerrahi hastaların hemşirelik bakımından orta düzeyde memnun olduğunu gösterdi. Ayrıca bu çalışma bulguları erkeklere göre kadınların bakımdan daha memnun olduklarını ve hastanede kalış süresinin hastaların memnuniyet algılarını olumsuz yönde etkilediğini gösterdi.
INTRODUCTION: Patients satisfaction with nursing care is related an important factor in explaining patients perceptions of service quality many factors, including patient characteristics, can affect patients' satisfaction with treatment and care. The purpose of this study is to determine the satisfaction from nursing care of inpatients in the surgical clinics and the effect of patient characteristics on the phenomenon. METHODS: The universe of this qualitative, cross-sectional study consisted of adult patients receiving inpatient treatment in surgical clinics of a university hospital. The sample of the study consisted of 189 patients who accepted to participate in the research, were able to communicate, 18 of age and above and hospitalized for at least two nights. Data was collected during hospitalization through the self-report Newcastle Nursing Care Satisfaction Scale. In data evaluation, percentages, mean values, one way ANOVA, the independents groups t test, the Kruskal Wallis test and Pearson’s Correlation Analysis was used. RESULTS: The main satisfaction score of the surgical patients regarding nursing care was found to be (65.76±11.27) The highest satisfaction was in the field of respect to privacy (3.72±0.86), while the lowest satisfaction was in the field of nurses making patients feel at home (3.15±0.86). While no significant difference was found in satisfaction with regard to age, education level, marital status, social security, and previous hospital experiences (p>0.05), a significant difference was found with regard to gender (p=0.008). Additionally, a negative significant relationship between hospitalization duration and satisfaction was found (p=0.007). DISCUSSION AND CONCLUSION: Study findings have shown that surgical patients were satisfied with nursing care on a moderate level. Additionally, the results of this study showed that females were more satisfied with care compared to males, and that hospitalization duration negatively affected the satisfaction perception of patients.
GİRİŞ ve AMAÇ: Hemşirelik öğrencilerinin profesyonel davranışları göstermeleri mesleki gelişim ve bakımın niteliğini artırması bakımından önemlidir. Bu çalışmanın amacı hemşirelik öğrencilerinde profesyonel davranışların cinsiyet ve sınıf düzeyine göre karşılaştırılmasıdır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışma bir üniversitenin sağlık yüksekokulunda öğrenim gören ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf hemşirelik öğrencileriyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri Kişisel Bilgi Formu ve Hemşirelik Öğrencilerinde Profesyonel Davranış Ölçeği kullanılarak 329 öğrenciden elde edilmiştir. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, t testi ve One-Way ANOVA analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Hemşirelik öğrencilerinin profesyonel davranış ölçeği puan ortalaması 119,56±10,46 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin profesyonel davranışları uygulamalarına ilişkin görüşlerinin cinsiyet (t: 3,158, p: 0,002) ve sınıf düzeyine göre anlamlı farklılık gösterdiği (F: 3,247, p: 0,040) belirlenmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Araştırma sonucunda, hemşirelik öğrencilerinin profesyonel davranışları iyi düzeyde uygulayabildikleri belirlenmiştir. Kız öğrencilerin erkeklere göre profesyonel davranışları daha iyi uygulayabildikleri, sınıf düzeyine göre de profesyonel davranışları uygulayabilme durumunda farklılıklar olduğu belirlenmiştir.
INTRODUCTION: That the nursing students display professional behaviours is important to improve the quality of vocational development and care. The study aims to compare the professional behavior of nursing students according to gender and grade level. METHODS: This study was carried out with the second, third and fourth grade nursing students who were teaching at health school of a university. The research data were obtained from 329 students by using the Personal Information Form and the Nursing Students Professional Behaviour Scale. Descriptive statistics, t test and One-Way ANOVA analysis were used for the evaluation of research data. RESULTS: The mean score of nursing students' professional behaviour scale was calculated as 119.56 ± 10.46. It was determined that the views of the students regarding the display professional behaviours differed significantly according to gender (t: 3.158; p: 0.002) and grade level (F: 3.247; p: 0.040). DISCUSSION AND CONCLUSION: As a result of the research, it was found that nursing students can display professional behaviours at a good level. It was determined that female students are better than male students in displaying professional behaviours, and there are differences in displaying professional behaviours according to the grade level.
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, servis/yoğun bakım sorumlu hemşirelerin fiziksel ve kimyasal tespit uygulamalarına ilişkin bilgilerinin değerlendirilmesi amacıyla yapıdı. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada, “tespit” kavramı merkez alınarak tanımlayıcı fenomenolojik bir yöntem kullanıldı. Tespit kavramı fiziksel tespit ve kimyasal tespit olarak ele alındı. Çalışma bir Eğitim Araştırma Hastanesi’nin Servis ve Yoğun Bakım Sorumlu hemşireleri ile yürütüldü. Verilerin analizi Giorgi’nin (1997a; 2000b) fenomenolojik yöntem analizi kullanılarak 4 aşamada yapıldı. BULGULAR: Sorumlu hemşirelerin yaş ortalaması 32,57±6,36, toplam çalışma yılı ortalaması 9,73±6,18’dır. Sorumlu hemşirelerin ifadelerine göre zarar vermeme, yarar sağlama, hasta güvenliği, bağlama, doktor- hemşire, sözlü ve yazılı onam, konuşma ve yardım alma, iki saat temaları ortaya çıkmıştır. TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışmada sorumlu hemşirelerin hastalara zarar vermeme, yarar sağlama, hasta güvenliği gibi nedenlerle tespit uygulanabileceğini belirttikleri saptanmıştır. Tespit uygulamasının hasta yararına yapılan bir işlem olmasına rağmen, bu işlemin hastanın özgürlüğünü kısıtladığı ve ölüme kadar varabilen komplikasyonlarının olduğu unutulmamalıdır.
INTRODUCTION: This study was conducted to evaluate the knowledge of manager service/ICU nurses about physical and chemical restraint practices. METHODS: In this study, a descriptive phenomenological method was used based on the concept of "restraint". The concept of restraint was considered as physical restraint and chemical restraint. The study was conducted with general service/ıntensive care units manager nurses at a Research Hospital. The analysis of the data was done in 4 steps using Giorgi's (1997a; 2000b) phenomenological method analysis. RESULTS: The average age of the manager nurses was 32,57 ± 6,36 and the average of the total working years was 9,73 ± 6,18. According to the expressions of the manager nurses, two hours, benefit, patient safety, fastening, doctor-nurse, verbal and written permission, speaking and helping themes were appeared. DISCUSSION AND CONCLUSION: In this study, it was determined that manager nurses stated that they used restraints by reasons such as not harming the patient, benefiting, patient safety. It should not be forgotten that despite the fact that the restraint procedure is for the benefit of the patient, this procedure restricts the patient's freedom and has complications that may reach to death.
GİRİŞ ve AMAÇ: Sağlık, ülkelerin kalkınma ve gelişim düzeylerinin belirlenmesinde önemlidir. Ülkelerin sağlık sisteminin hedeflerinden biri, toplumun sağlık düzeyini mümkün olduğunca artırmaktır. Topluluğun sağlık performansı çeşitli göstergelerle hesaplanabilir ve ölçülebilir. Bunlara sağlık statüsü göstergeleri denir. Amaç: Bu çalışmanın amacı, sağlıkta dönüşüm programı öncesi (2002) ve sonrası OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin konumunu belirlemek ve sağlık göstergeleri açısından ülkelerin net performans sıralamalarını yapmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: OECD ülkelerinin konumunu belirlemek için Çok Boyutlu Ölçeklendirme (MDS), ülkelerin net performans sıralamasını hesaplamak için ise MOORA yöntemi kullanılmıştır. BULGULAR: Performans sıralamasına göre, 2002 ve 2014 yılları arasında 34 OECD ülkesi arasında İsviçre en iyi performansa sahipken, Türkiye 2002 yılında sağlık statüsü göstergeleri açısından en kötü performansa sahiptir. MDS analizi sonucunda, İsviçre ve Japonya benzer ülkelerdir. Türkiye, Şili, Macaristan, Meksika ve Slovakya ise benzer diğer ülkelerdir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Son yıllarda Türkiye'nin sağlık sonuçları açısından önemli olumlu gelişmelere rağmen, Türkiye ile gelişmiş ülkeler arasında halen önemli farklılıklar bulunmaktadır. Sağlık sistemlerinde mükemmellik elde etmek için ülkelerin kendi modellerini geliştirmeleri ve birbirlerinin deneyimlerinden yararlanmaları önerilmektedir.
INTRODUCTION: Health is important in determining the development and development levels of countries. One of the goals of the country's health system is to raise the health level of the community as much as possible. The health performance of the community can be calculated and measured with various indicators. These are called health status indicators. Aim: The aim of this study is to determine the position of Turkey in OECD countries before and after the health transition program and make net performance ranking of countries in terms of health status indicators. METHODS: The Multidimensional Scaling (MDS) was used to determine OECD countries' position and The MOORA method, was used to calculate the net performance ranking of countries according to health status indicators in the study. RESULTS: According to the performance ranking analysis, while Switzerland has the best performance among 34 OECD countries in both 2002 and 2014, Turkey has the worst performance in terms of health status indicators in 2002. As a result of the MDS analysis for 2014, Switzerland and Japan are similar countries in terms of health status indicators and Turkey, Chile, Hungary, Mexico, Slovakia are similar countries. DISCUSSION AND CONCLUSION: Despite significant positive developments in terms of Turkey's health outcomes in recent years, there are still considerable differences between Turkey and developed countries. It is suggested that countries should improve their own models in order to achieve excellence in health systems, besides benefiting from each other's experiences based on good examples.
GİRİŞ ve AMAÇ: Araştırma, yönetici hemşirelerin mesleki kişilik özelliklerini belirleyerek, kişisel ve mesleki durum değişkenleriyle ilişkisini göstermek amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda gerçekleştirilmiştir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Araştırma, İstanbul’da izin alınan 20 hastanede görevli yönetici hemşireler örnekleminde gerçekleştirilmiş ve 500 hemşire araştırma kapsamına alınarak, eksiksiz doldurulan 349 yöneticinin verisi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, hemşirelerin kişisel ve mesleki özelliklerini belirlemeye yönelik anket formu ve Mesleki Kişilik Envanteri (Occupational Personality Questionnare- OPQ-4.2) kullanılmıştır. Envanterin çözümlemesi Saville & Holdsworth Ltd-Türkiye tarafından yapılmıştır. Araştırmanın analizleri, istatistik uzmanları tarafından yüzde, t testi, ANOVA, ileri analiz olarak Tukey Post-Hoc testleri kullanılarak yapılmıştır. BULGULAR: Yönetici hemşirelerin çoğunlukla 31-40 yaş grubunda,10-14 yıl mesleki deneyime ve 4 yıl ve altında yöneticilik deneyimine sahip, ön lisans mezunu ve alt kademe yöneticisi olduğu, bekar ve orta gelir düzeyine sahip oldukları saptanmıştır. Yönetici hemşirelerin OPQ envanterinden genel olarak ortalama puanlar aldıkları ve puan dağılımının 10 üzerinden 4,04 ile 6,51 arasında değiştiği görülmüştür. Bağımsız değişkenlere göre yönetici hemşirelerin envanter puanları karşılaştırıldığında; çalışılan kurum, yaş, eğitim, mesleki deneyim, medeni durum ve gelir durumuna göre bazı kişilik boyutlarında anlamlı farklar bulunurken; yöneticilik deneyimiyle yapılan karşılaştırmada fark olmadığı belirlenmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Yönetici hemşirelerin yönetsel kişilik özelliklerinin ortalama sınırlar içinde dağıldığı, yöneticilik deneyimi dışında diğer kişisel ve mesleki özelliklerin anlamlı farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir. Bu konuda özellikle nitel araştırmaların yapılması ve yönetici atamalarında mesleki kişilik özelliklerinin dikkate alınması önerilebilir.
INTRODUCTION: This descriptive study was conducted the aim of defining the professional personality characteristics of nurse managers and demonstrating the relationship between these characteristics and personal/occupational variables. METHODS: The research was carried out in the sample of 500 executive nurses working in 20 hospitals in Istanbul and the data of 349 administrators were used. A survey aimed defining personal/occupational characteristics of manger nurses and Occupational Personality Questionnaire (OPQ-4.2) were used as data collection tools in the research. The analysis of the inventory was carried out by Saville & Holdsworth-Turkey. The analysis of the study was made by the statistical experts using percentage, t test, ANOVA, Tukey Post Hoc tests as further analysis. RESULTS: It has been determined that nurse managers are mostly in the age group of 31-40 years old with 10-14 years of professional experience and managerial experience of under 4 years. They are mostly single and lower level manager, with middle income and associate degree education. It was found that the manager nurses generally got average scores from the OPQ inventory and the distribution of scores changed between 4.04 and 6.51 in the 10 point system. When inventory scores of manager nurses were compared according to independent variables; there were significant differences in some personality dimensions according to the institution, age, education, professional experience, marital status and income status; it is determined that there is no difference in comparison with management experience. DISCUSSION AND CONCLUSION: It was determined that managerial personality characteristics of nurse managers were distributed within average limits and according to the personal and professional characteristics except managerial experience, significant differences were found. It may be recommended to conduct particularly qualitative research in this regard and to take account of professional personality characteristics in managerial appointments.
GİRİŞ: Örgüt kültürü hastanelerin örgütsel çıktıları etkileyen önemli bir faktördür. AMAÇ: Türkiye’de hastane örgüt kültürü araştırmalarını incelemek ve bu alandaki gereksinimlere dikkat çekmektir. YÖNTEM: Çalışmada literatür tarama yöntemi kullanıldı. Literatür taramasında ulusal ve uluslararası elektronik veri tabanları kullanıldı. İlgili çalışmalara ulaşabilmek için Türk Tıp Dizini, Google Akademik, YÖK Tez Tarama, Pubmed, EBSCO Host, Web of Science veri tabanları tarandı. Taramada “örgüt kültürü”, “kurum kültürü”, “kültür”, “hastane”, “hemşire”, “sağlık çalışanları” “doktor” anahtar sözcükleri Türkçe ve İngilizce olarak kullanıldı. Literatür taramasında Ocak 2017 tarihine kadar mevcut çalışmalara ulaşılması hedeflendi. Araştırmada 38 çalışma incelendi. Verilerin analizinde Microsoft Excel, UCINET ve Netdraw programları kullanıldı. BULGULAR: Hastanelerin örgüt kültürünü inceleyen çalışmaların 2000 yılında başladığı ve sayısının yıllara göre artış gösterdiği, çalışmaların çoğunlukla büyük şehirlerde yürütüldüğü, yaygın olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ölçüm araçlarının kullanıldığı, çalışmaların yoğun olarak tezlerden oluştuğu, en sık incelenen anahtar kelimelerin “Örgüt kültürü”, “Hastane”, “Örgütsel Bağlılık”, “Kültür” ve “Hemşire” olduğu belirlenmiştir. SONUÇ: Hastanelerde algılanan baskın kültüre ilişkin güç, kontrol, sorumluluk ve otoriteyi temel alan hiyerarşi, bürokratik ve güç kültürünün yaygın olarak tanımlandığı söylenebilir. Ayrıca, Türkiye’deki hastanelerin örgüt kültürü hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Gelecek çalışmalarda geçerliği ve güvenirliği sınanmış ölçüm araçlarının kullanılması ve farklı şehirdeki hastaneleri içeren geniş kapsamlı çalışmaların yapılması hastanelerin örgüt kültürünü anlamada yararlı olacaktır.
INTRODUCTION: Organizational culture is an important factor affecting organizational outcomes of hospitals. AIM: : To examine hospital organization culture research in Turkey and to draw attention to the research needs in this area. METHOD: The study was carried out with literature review. National and international electronic databases were used to search the literature. The Turkish Medical Directory, Google Academic, YÖK Thesis Center, Pubmed, EBSCO Host, Web of Science databases were scanned to access related studies. Key words "organizational culture", "corporate culture", "culture", "hospital", "nurse", "health workers" and "doctor" were used in Turkish and English. It was aimed to access the present works by January 2017 in the literature review. 38 studies were conforming to the inclusion criteria. Microsoft Excel, UCINET and Netdraw programs were used to analyze the data. FINDINGS: It has been observed that "Organizational culture", "Hospital", "Health", “Organizational Commitment”, “Culture” and "Nurse" were the most frequently studied keywords in which the studies on hospitals organizational culture started in 2000 and their numbers increased by years, and the studies were mostly carried out in big cities, the research instruments developed by researchers widely used. CONCLUSIONS: It can be said that hierarchy, bureaucratic and power culture based on power, control, responsibility and authority related to the perceived culture in hospitals are widely characterized. In addition, there is a need for more research on the organizational culture of hospitals in Turkey. The use of research instruments with validity and reliability in future studies and extensive studies involving hospitals in different cities will be helpful in understanding the organizational culture of hospitals.
Sağlık ekibi arasında iletişim ve işbirliğindeki sorunlar ve hatalar, tıbbi hataların en önemli faktörüdür. Tıbbi hataların, mortalite, morbidite ve maliyeti artırırken aynı zamanda hastanede yatış süresinin uzamasına neden olduğu belirtilmektedir. Hastalarla en fazla zaman geçiren sağlık personeli hemşirelerdir. Dolayısıyla hemşireler arası işbirliği, hasta bakımının kalitesini artırmak, tıbbi hataların oluşmasını önlemek ve hasta memnuniyetini geliştirmek için önem arz etmektedir. Hemşireler arası işbirliği, Dougherty ve Larson tarafından (2010) geliştirilmiş olan ölçek ve alt boyutları ele alınarak anlatılmıştır. Dougherty ve Larson’a göre hemşireler arası işbirliği, profesyonellik, iletişim, süreç paylaşımı, koordinasyon ve problem çözme konularını kapsamaktadır. Hemşireler arası işbirliği, sağlıkta kalite ve hemşirelik hizmetlerinde kalitenin önemli bir bileşenidir. Yöneticilerin ise hemşireler arası işbirliğini göz ardı etmemeleri ve yükseltmeye yönelik girişimlerde bulunmaları önerilmektedir.
Problems and mistakes in communication and collaboration between the health team are the most important factor in medical errors. It is stated that medical errors increase mortality, morbidity and cost while at the same time cause prolonged hospitalization. Nurses are health personnel who spend the most time with patients. Therefore, collaboration amongst nurses is important to improve the quality of patient care, to prevent the occurrence of medical errors and to improve patient satisfaction. Collaboration amongst nurses is described by the scale and sub-dimensions developed by Dougherty and Larson. According to Dougherty and Larson, nurse collaboration includes professionalism, communication, process sharing, coordination and problem solving. Collaboration amongst nurses is an important component of quality in health care and nursing services. It is suggested that managers should not ignore the collaboration amongst nurses and take initiatives to upgrade.
İşletme yönetim süreçleri planlama, örgütleme, yöneltme ve kontrolden oluşmaktadır. Örgütlenme fonksiyonlarından sonra, işlerin fiilen yapılarak sonuç üretilen safhada liderlik oldukça önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık alanında, tıbbın başlangıcından bu yana gelecek nesil sağlık profesyonellerini ve akademisyenleri yönlendiren birçok lider olmuştur. Çünkü sağlık profesyonelleri tarafından sunulan etkili liderlik, modern sağlık yönetimi için yaşamsal öneme sahiptir. Bunun temelini oluşturan faktör, giderek artan sağlık talebi ve artan verimlilik ihtiyacının arka planında sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma konusundaki yönlendirmedir. Liderlik rolleri üstlenen klinisyenlerin kalite engellerini aşmaları, kapsayıcı ve sağlık profesyonellerinin ihtiyaçlarını karşılayan bir liderlik tarzı benimsemeleri gerekmektedir. Genel olarak liderlik yaklaşımları incelendiğinde kişisel özellikler yaklaşımları, davranışsal yaklaşımlar, durumsal yaklaşımlar ve çağdaş yaklaşımlar olarak sınıflandırılmaktadır. Değişen paradigmalar karşısında örgütsel amaçları yerine getirebilmek ve uzun dönemde varlığını koruyabilmek örgütlerin temel amaçları arasında yer almaktadır. Özellikle bu temel amaçlara hizmet edecek olan kaynakların tahsisi konusunda hata yapmamak, iyi bir örgütlenme modeline ve koordinasyonu sağlayarak örgüt içinde liderlik yapabilecek profesyonel yöneticilere bağlıdır. Diğer sektörlerde olduğu gibi sağlık sektöründe de liderlik ve liderlerin etkileri, astlarını yönlendirmede ve amaçlara ulaşmada son derece önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Business management processes consist of planning, organizing, leading and controlling. After organizing functions, leadership is a crucial concept in the real world where things are actually done and results are produced. Since the beginning of clinical medicine, there have been leaders who have grown up the next generation of health care professionals and academics. Because the effective leadership offered by health professionals has vital importance to modern health management. The underlying factor behind this is demand for high quality and effective healhcare services. Clinicians undertaking leadership roles need to overcome the quality barriers and adopt a leadership style that meets the needs of inclusive services and health professionals. When leadership approaches are examined in general, they are classified as trait approaches, behavioral approaches, situational approaches and contemporary approaches. To be able to accomplish organizational goals across changing paradigms and to be able to preserve its existence in the long run are the main goals of organizations. Not to make mistakes in the allocation of resources is highly depends on professional managers who can coordinate within the organization by providing leadership. As in other sectors, leadership in the healthcare sector and affects of leaders are extremely important in influencing and directing subordinates.
Yapılan literatür incelemesinde, öncelikle hemşirelik hizmetleri yönetimi ve etiğin kavramsal çerçevesi ve hemşirelik hizmetleri yönetiminde etik davranış oluşturmanın önemi irdelenmiştir. Hemşirelikte etik ilkelere ilişkin yapılan çalışmalar ışığında; insana saygı, babacan otorite, özerklik, yararlılık, kötü davranmama, doğruluk, adalet ve sadakat ilkelerinin önemine dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla hemşirelik hizmetleri yöneticisinin personel seçimi, eğitimi, geliştirilmesi, oryantasyonu ve motivasyonu gibi konularda etik kodları nasıl yöneteceği ile ilgili yol gösterilmeye çalışılmıştır. Hemşirelerin temel amacı, hasta bireyin en iyi biçimde bakım ve tedavisini uygulamasıdır. Hemşirelik hizmetleri yöneticisinin amacı ise mesleki hizmet kalitesi ve verimlilik hedeflerinin eş zamanlı gerçekleştirmesidir. Hemşirelerin etik ilkeler doğrultusunda bakım vermeleri kendi profesyonelleşmelerini de sağlamaktadır. Temel etik ilkelerle, insana saygı çerçevesinde bakım verilebilmesi için hemşirelerin işe alınma, eğitim, performans değerlendirme ve ödüllendirme gibi süreçlerde etik kodlarla yönetilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, bütün yönetim sistemlerinde olması gerektiği gibi hemşirelik hizmetleri yönetiminde de yöneticilerin etik kodlar çerçevesinde standartlar belirleyerek yetkilerini kullanmaları hem kurumları hedefine ulaştıracak hem de çalışanların, hastaların ve toplumun yararına olacaktır.
By searching literatures, primarily, nursing management and the frame of ethical concept and the importance of creating ethical behaviours in nursing management were investigated. In the light of previous studies, this study would like to draw attention to the importance of respect to humans, authority, autonomy, utilitarianism, not behaving badly, justice and loyality principles. Therefore, it has aimed to guide nursing managers how to manage ethical codes about the subjects on workers selection, training, development, orientation and motivation. The main objective of nurses is treating patients perfectly. The objective of nursing managers should be realizing quality of professional service and productivity targets simultaneously. The nurses caring patients by the ethical principles is also providing them being professional in their field. They should be managed by ethical codes in the processes of hiring, training, performance evaluation and awarding to achieve a nursing care by the respect to the human beings with the basic ethical principles. In conclusion, as it should be in all maganement systems, nursing managers also should use their authority by determining standarts with the ethical codes. This would achieve institutions to their goals and also it would be helpful to the workers, patients and the community simultaneously.