AMAÇ: Türkiye’de hemşire yetersizliğinden sıkça bahsedilmekle birlikte, sektörlerin hangi alanlarda ve hangi nitelikte hemşirelere gereksinim duyduğuna yönelik yeterli veri bulunmamaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de insan kaynakları web sitelerinde yayımlanan iş ilanlarının incelenerek, hangi çalışma alanlarında hangi niteliklerde hemşire arandığının belirlenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: Çalışma tanımlayıcı ve kesitsel niteliktedir. Çalışmada Türkiye’deki insan kaynakları sitelerinden en fazla bilinen 3 tanesinde, 24 Eylül 2013 tarihinde yayında olan ilanlar “hemşire” anahtar kelimesi ile tarandı. Toplam 750 ilandaki veriler gruplanarak bilgisayar ortamına aktarıldı. IBM SPSS Statistics 21 programı aracılığıyla betimleyici ve karşılaştırmalı analizler gerçekleştirildi. BULGULAR: İlanların büyük çoğunluğunda tam zamanlı olarak (%98,5), hastanelerde (%66,4), yatan hasta servislerinde (%41,9) çalışacak hemşire aranmaktadır. İlanların %4,1’inde herhangi bir meslek kriteri belirtilmemişken, meslek kriteri aranan ilanları bazılarında sadece hemşire/sağlık memuru (%70,7) olma aranırken bazılarında hemşire ve sağlık memuru olmanın yanında diğer sağlık meslek üyelerinin de (%24,8) başvurabileceği belirtilmiştir. İlanların %80,8’inde eğitim, %41,2’sinde deneyim ölçütü aranmamaktadır. İlanların %61,7’sinde iş tanımı bulunmakla birlikte, bunların %81,9’unda verilen bilgiler “iş tanımı” olarak değerlendirilemeyecek niteliktedir. SONUÇ: Elde edilen sonuçlara göre; hemşire iş ilanlarının, iş tanımı ve aranan nitelikler açısından yetersiz olduğu, hemşire ihtiyacı nedeni ile eğitim ve deneyimin önemsenmediği, hemşirelik işi yapmaları için diğer meslek üyelerinin de arandığı söylenebilir.
OBJECTIVE: It is often stated that there is a shortage of nurses in Turkey, but there is no data relating to how nurses are employed or the quality and number of nurses that are needed.This study was performed in order to identify the areas of business where nurses are needed the most and assess the required qualifications through an analysis of job advertisements in Turkey. METHODS: This is a descriptive and cross-sectional study. Advertisements published on three widely known job search engines in Turkey on 24 September 2013 were scanned using the keyword “nurse”. The data gained from 750 advertisements was then grouped and analyzed. The evaluation of the data was carried out through the use of descriptive and comparative analysis via SPSS 21.00 software. RESULTS: In the majority of the advertisements, nurses are wanted for hospitals (66.4%) and inpatient services (41.4%), as a full-time (98.5%). Whilst no vocational criteria was mentioned in 4.1% of the advertisements, some of them stated that nurses/health officers (70.7), and other health professions (24.8%) were wanted. Many advertisements did not state a minimum level of education (80.8%) and experience (41.2%). However, most of them did include a job description (61.7%), and the information given in as many as 81.9% of these ads was sufficient to be treated as a “job description”. CONCLUSION: According to the results, it is evident that the content of job advertisements are lacking in certain areas, specifically in terms of detailed job descriptions and necessary qualifications. Education and experience are not considered too important due to the shortage of nurses, and other members of the profession are employed in place of professional nurses.
AMAÇ: Araştırma, hemşirelik öğrencilerinin girişkenlik düzeyi ile duygusal emek davranışları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda gerçekleştirilmiştir. YÖNTEMLER: Araştırmada herhangi bir örneklem seçimine gidilmeden, bir kamu üniversitesine bağlı hemşirelik fakültesinde öğrenim gören ve araştırmaya katılmak isteyen tüm öğrenciler (921 öğrenci) araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak; öğrencilerin kişisel özelliklerini belirlemeye yönelik 10 sorudan oluşan kişisel bilgi formu ile “Duygusal Emek Davranışları Ölçeği” ve “Rathus Atılganlık Envanteri” kullanılmıştır. Çalışmanın verilerinin değerlendirilmesinde yüzde, ortalama ve Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Hemşirelik öğrencilerinin Rathus Atılganlık Envanteri”nden aldıkları puan ortalaması ölçek toplamında 9,49±18,33 olarak bulunmuş olup çekingen kişilik özelliğine sahip olduğu, “Duygusal Emek Davranışları Ölçeği”nden aldıkları puan ortalamalarının ölçek toplamında ise 3,75±0,78 olduğu ve “Rathus Atılganlık Envanteri”(RAE) ile “Duygusal Emek Davranışları Ölçeği” toplamından alınan puan ortalamaları arasında negatif yönlü çok zayıf ve anlamlı olmayan (p>0,05) bir ilişki olduğu bulunmuştur. SONUÇ: Hemşirelik öğrencilerinin Rathus Atılganlık Envanteri”nden aldıkları puan ortalaması ölçek toplamında 9,49±18,33 olarak bulunmuş olup çekingen kişilik özelliğine sahip olduğu, “Duygusal Emek Davranışları Ölçeği”nden aldıkları puan ortalamalarının ölçek toplamında ise 3,75±0,78 olduğu ve “Rathus Atılganlık Envanteri”(RAE) ile “Duygusal Emek Davranışları Ölçeği” toplamından alınan puan ortalamaları arasında negatif yönlü çok zayıf ve anlamlı olmayan (p>0,05) bir ilişki olduğu bulunmuştur.
OBJECTIVE: Research was planned descriptive and correlational design in order to determine the relatonship between assertiveness level with emotional labor behavior of nursing students. METHODS: In the study, without going into any sample selection all the students who are enrolled to the nursing faculty at a public university and willing to participate in the study were included (921 students). 10 questions to determine the characteristics of the students, "Emotional Labor Behavior Scale" and "Rathus Assertiveness Inventory"(RAI) have been used for collection of the data. Data evaluated by using percentage, average and Pearson correlation analysis. RESULTS: It has been found that 44.7% of students were assertive, "Emotional Labor Behavior Scale" total point average of the students was 3.75±0.78, and between total mean scores RAI and "Emotional Labor Behavior Scale" was very weak negative relationship that was found to be nonsignificant (p>0.05) CONCLUSION: There was not relationship between assertiveness level and emotional labor behavior of nursing students.
AMAÇ: Çalışma, hemşire ve ebelerin mesleklerini algılama biçimlerini ve gelecekten beklentilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. YÖNTEMLER: Tanımlayıcı olarak gerçekleştirilen çalışmaya 940 hemşire ve ebe dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak, tanılama formu ile birlikte hemşire ve ebelerin mesleği algılama biçimleri ve gelecekten beklentilerini sorgulayan anket formu kullanılmıştır. Veriler ortalama, yüzdelik ve ki kare testi ile analiz edilmiştir. BULGULAR: Çalışmaya katılanların %73,2’si hemşire ve %26,8’i ebedir. Hemşirelerin %64,7’sinin, ebelerin %69’unun mesleğini severek yaptıkları; hemşirelerin %23,5’inin, ebelerin 20,2’sinin mesleklerinin statüsünün yüksek olduğunu düşündükleri belirlenmiştir. Çalışmada hemşirelerin %37,6’sının, ebelerin %36,5’inin mesleki anlamda geleceğe bakış açılarının olumsuz olduğu ve hemşirelerin %38,1’inin, ebelerin %32,5’inin mesleğin statüsünün gelecekte daha iyi olacağını düşündükleri saptanmıştır. SONUÇ: Hemşire ve ebelerin mesleklerini severek yapmalarına rağmen mesleki algılarının iyi düzeyde olmadığı, hemşire ve ebelerin mesleği hemen hemen aynı şekilde algıladıkları, hemşire ve ebelerin gelecekten beklentilerinin kısmen olumlu olduğu tespit edilmiştir.
OBJECTIVE: The study was carried out in order to determine perception forms of profession and expactations for the future of nurses and midwifes. METHODS: The study which was carried out descriptive included 940 nurses and midwifes. Definition form and questionnaire form which included perception forms of profession and expectations for the future were used as data collecting tools. Datas were analized average, percentage and chi-square test. RESULTS: 73.2% of participants were nurses and 26.8% of participants were midwifes. It was determined that 64.7% of nurses and 69% of midwifes worked in their profession fondly, 23.5% of nurses and 20.2% of midwifes thought that status of their professions was high. In the study, it was established that aspects of the future of 37.6% of nurses and 36.5% of midwifes were negative in terms of profession and 38.1% of nurses and 32.5% of midwifes thought that status of profession would be better in the future. CONCLUSION: It was determined that perceptions of profession of nurses and midwifes were not good levels although they worked in their professions fondly, nurses and midwifes perceived profession almost the same and expactations for the future of nurses and midwifes were partly positive.
AMAÇ: Bu çalışma, Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesinde çalışan hemşirelerin iş doyum düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak gerçekleştirilmiştir. YÖNTEMLER: Veri toplama aracı olarak, demografik özellikleri içeren anket formu ile 1967 yılında Weiss ve arkadaşları tarafından geliştirilen, Baycan tarafından (1985) Türkçeye çevrilip, geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmış olan “Minnesota İş Doyum Ölçeği” kullanılmıştır. Çalışma da yöntem olarak student-t testi ve ikiden fazla değişken karşılaştırmalarında Anova, normal dağılım göstermeyen parametrelere de Mann Whitney U testi ve ikiden fazla değişken karşılaştırmalarında Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. BULGULAR: Çalışmada, hemşirelerin iş doyumu 59,6+17,0 olarak bulunmuştur. Hemşirelerin iş doyum düzeyleri ile cinsiyet, yaş grupları, medeni durumları, eğitim durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmazken (p>0,05), çalıştıkları birim ve çalışma saatleriarasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,05). SONUÇ: Bu çalışma sonucunda, hemşirelerin iş doyumu orta seviyede çıkmıştır.
OBJECTIVE: This study has been carried out as descriptive reseach with the object of determining the job satisfaction of nurses working at Çukurova Dr.Aşkım Tüfekçi Public Hospital. METHODS: In this study as a method of student-t test and ANOVA in comparison to more than two variables, normal distribution parameters and the Mann-Whitney U test to compare more than two variables in the Kruscal Wallis tests were used. Considering the findings of the study, nurses' job satisfaction was found to be X = 59.6 +17.0. RESULTS: Results of the study in the province of Adana Seyhan district health service providers Cukurova Dr. Askim Tüfekçi State Hospital nurse who served as gender, age group, marital status, educational levels significantly not associated (p> 0.05), a work where they work and working hours according to the variables were found to show a statistically significant relationship (p <0.05). CONCLUSION: As a result of this study, nurses' job satisfaction has increased at a moderate level.
Hemşire insan gücünün etkin ve verimli kullanımı, sunulan hizmetin niteliğini ve hastanelerin verimliliklerini doğrudan etkilemektedir. Tüm dünyada ve Türkiye’de hemşire insan gücü yetersizliği çok önemli bir sorundur. Ayrıca mevcut hemşire insan gücünün de doğru dağılımının yapılamaması sorunu derinleştirmektedir. Hemşire insan gücü planlamasında sıklıkla geleneksel olarak hasta –hemşire oranı yöntemi kullanılmaktadır. Güncel yöntem ise hasta sınıflandırma sistemi olup hastanın bakım gereksinimleri göz önüne alınmaktadır. Kliniklerde doğru sayıda ve uygun nitelikte hemşire istihdamı bir yandan hasta ve hastane çıktılarını iyileştirirken, öte yandan hemşire işyükünü azaltıp iş doyumunu artırabilir. Bu bağlamda bu derlemenin amacı yataklı tedavi kurumlarında çalışan hemşirelerin doğru istihdamının sağlanmasının önemini vurgulamaktır.
The quality of service supplied by nurses and the efficiency of hospitals are directly affected by the effective usage of employee planning in nursing. The insufficient number of nurses and low level quality of service given by nurses are very important problems in the world as well as in Turkey. In addition the improper distribution of nurses makes the problem much worse. The method of ratio of nurse/patient is being used traditionally for employee planning in nursing. The current method is based on patient classification systems that the patient care needs are taken into consideration. The right number of appropriately qualified nurses in clinics can improve the patient and hospital outcomes, while reducing nurse workloads and can increase the job satisfaction. The purpose of this paper is to emphasize the importance of ensuring the correct employment for the nurses working in inpatient institutions.
Personel güçlendirme; işbirliği, paylaşma ve birlikte çalışma yolu ile karşılıklı güvene dayalı olarak, çalışanların kendi faaliyet alanlarında karar vermelerine olanak sağlayan, kendilerini motive hissettikleri, bilgi ve uzmanlıklarına olan güvenlerinin arttığı ve kurumun amaçları doğrultusunda uygun ve anlamlı buldukları işleri yapmalarını sağlayan bir anlayış olarak ifade edilmektedir. Personeli güçlendirme, yöneticiler için bir yetki devretme anlamına gelirken; çalışanlar için, karar verme yetkisinin belirli sınırlar içinde kendilerine verilmesi anlamına gelmektedir. Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da yaşanan rekabet, küreselleşme, hizmet alanların beklentilerindeki değişim vb. nedeniyle hızla değişen ve gelişen günümüz koşullarında hemşirelik hizmetlerinin etkili olabilmesi için “personel güçlendirme” konusu önemini artırmıştır. Çağdaş örgütlerin faaliyetlerini etkili olarak sürdürebilmesi ancak güçlendirilmiş ve kendilerini örgüte adamış çalışanların varlığı ile mümkün olabilmektedir. Hemşirelik hizmetlerinin istenen nitelikte, etkili ve verimli bir şekilde verilebilmesi için hemşirelerin otonomilerinin artırılması, kendi mesleki konularında kararlarını kendilerinin vermesi sağlanması yani güçlendirilmesi gerekmektedir. Hemşirelerin güçlendirilmesinin sağlık bakım ortamındaki etkisinin kişisel, kurumsal ve hasta bakımı ile ilgili olumlu yönleri bulunmaktadır. Güçlendirilmiş hemşirelerin, yaptıkları işlerin ve sonuçlarının kendilerine ait olduğunu hissettikleri, daha fazla sorumluluk üstlenerek işlerin yapılmasında inisiyatif aldıkları, yaşanan sorunların daha hızlı çözülebildiği, bunun sonucunda da kurum içinde etkinliklerinin arttığı ifade edilmektedir. Bununla birlikte hemşirelerin işlerinde daha doyumlu ve motive oldukları, daha az iş stresi ve tükenmişlik yaşadıkları belirtilmektedir. Güçlendirilmiş çalışma ortamı hemşirelik uygulamalarının kontrolünün sağlanmasında, örgütsel bağlılığın artırılmasında, iş etkililiğinin ve performansının artırılmasında, işten ayrılma oranının azaltılmasında ve olumlu hasta bakım çıktılarının sağlanmasında da yararlıdır. Yönetici hemşireler bu yararların sağlanması için hemşireleri karar verme ve performans değerleme sürecine katmalı, çalışma çevresinde bilgi paylaşımını sağlayarak hemşireler için gelişim ve eğitim fırsatları yaratmalı, hemşirelerin işlerini gerçekleştirebilmeleri için gerekli olan kaynaklara ulaşmalarına yardımcı olmalı, yetki devrederek ve sorumluluk vererek hemşireleri otonomik davranmaya teşvik etmelidir.
Employee empowerment is a strategy enabling employees to make decisions about their jobs, to feel enthusiastic and to conduct efforts in accordance with their institutions they work for, depending on cooperation, sharing and mutual confidence. Empowering employee means transferring of power for administrators; whereas for the employees, it means getting the power of making decisions within certain limits. The issue of “employee empowerment” has also gained importance in health as in other sectors to provide an effective nursing service under contemporary conditions which are rapidly changing and developing due to competition, globalization and alteration in expectations of service fields. In order to have modern organizations working effectively, it is crucial to have employees who are empowered and dedicated to their institutions. Nurses should be given more autonomy to serve effectively and efficiently. Moreover, they must make decisions on their own in occupational issues, as well, which means they should be empowered. Empowerment of nurses has positive sides concerning personal and corporate development and patient care as well. Empowered nurses take responsibility of their work. Taking initiative solves problems and conflicts. This increases the employee’s efficiency in the institution. An empowered working condition will be useful in controlling of nursing implementations, increasing organizational dependence, job efficiency, performance, satisfaction and motivation, decreasing rate of leaving from job and providing affirmative patient care outputs. High ranking nurses should include nurses in decision-making and performance evaluation processes and create opportunities of self-development and education. They should also help the nurses get access to necessary sources to actualize their works and encourage them to autonomously behave by giving them power and responsibility.