MAIN PAGE | SOCIETY  | TÜRKÇE
Journal of Health and Nursing Management: 7 (3)
Volume: 7  Issue: 3 - 2020
Hide Abstracts | << Back
1.Cover

Page I

2.Contents

Pages II - III

3.Editorial

Page IV

RESEARCH ARTICLE
4.Determining Nurses Organizational Silence Behaviors and Its Effecting Factors
Begum Yalcin, Nilgün Göktepe, Emine Türkmen, Şeyda Özcan
doi: 10.5222/SHYD.2020.20092  Pages 330 - 338
GİRİŞ ve AMAÇ: Araştırma, hemşirelerin örgütsel sessizlik davranışlarını ve etkileyen etmenlerin belirlenmesi amacıyla, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışma, bir vakıf üniversite hastanesinde çalışan 105 hemşire ile yürütülmüştür. Çalışmada, “Örgütsel Sessizlik Davranışı Ölçeği” ile bireysel ve mesleki özellikleri belirlemeye yönelik 12 sorudan oluşan veri toplama formu kullanılmıştır. Verilerin analizi SPPS 26 programı kullanılarak yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistiksel analizinde sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma kullanılmıştır; sessizlik davranışı alt boyut puanları üzerine primer analizlerde etkisi bulunan bağımsız değişkenler çoklu regresyon analizi ile incelenmiştir.
BULGULAR: Çalışmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması=27,9±4,6 olup %83,8’inin kadın, %70,5’inin lisans mezunu ve %60’ının hemşire pozisyonunda çalıştığı saptanmıştır. Örgütsel sessizlik davranışı ölçeğinden elde edile toplam puanın aritmetik ortalaması 2,59 (SS=,66) olup (min=1, max=4,28), alt boyutlarda en yüksek puanın 3,03 (SS=1,00) ile kabullenici sessizlik alt boyutunda olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin yarısından fazlası (%55,2) sessiz kalma davranışında yöneticilerinin etkisi olduğunu belirtirken, regresyon analizi sonucuna göre sessizlik ikliminde üst yöneticisi ile rahatlıkla konuşamamanın (R2: ,10, Durbin Watson: 1, 82,
p =.001) ve kabullenici sessizlik alt boyutunda ise yöneticisi ile rahatlıkla konuşamama ile 30 yaş altında olmanın (R2: ,23, Durbin Watson: 1,49, p <.001) etkili olduğu saptanmıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Araştırmadan elde edilen sonuçlar, yönetici hemşiresi ile rahatlıkla konuşabilen ve yaşı daha büyük olan hemşirelerin daha az sessizlik davranışı sergilediğini göstermektedir. Yönetici hemşirelerin açık iletişim ve geri bildirim süreçlerini destekleyici yaklaşımının çalışanların sessizlik davranışını önleyeceği ve olumlu çalışma ortamını destekleyeceği belirtilebilir.
INTRODUCTION: This study used descriptive, exploratory design and conducted to determine nurses organizational silence behavior levels and affecting factors.
METHODS: This study was conducted with 105 nurses working in a private university hospital. In the study, the Organizational Silence Behavior Scale and twelve socio-demographic and job-related questions were used to collect the data. The data were analyzed using the SPPS 26 program. In descriptive statistical analysis, number, percentage, mean, and standard deviation were used. Independent variables that have an effect on silence behavior subscale scores in primary analyzes were analyzed by using multiple regression analysis.
RESULTS: The average age of the nurses participating in the study was 27.9 ± 4.6. It was determined that 83.8% were women, 70.5% had bachelor’s degree and 60% worked as nurses. The organizational Silence Behavior Scale total score arithmetic mean is 2.59 (SD =.66) (min =1, max = 4.26), and the highest score in the subscale was found to be in the acquiesce silence subscale with 3.03 (SD = 1.00). While more than half of the nurses (55.2%) stated that their managers had an influence on their silence behavior, according to the result of regression analysis, being unable to speak comfortably with the manager in the silence climate (R2: .10, Durbin Watson: 1.82, p =.001) and not being able to speak comfortably with the manager in the acquiesce silence subscale. It was found that being under 30 years old (R2: .23, Durbin Watson: 1.49, p <.001) was effective.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The results obtained from the research indicated that the nurses who can speak easily with his/her manager nurse and who are older, exhibit less silence behavior. Manager Nurses who are supporting open communication and feedback
processes will prevent ‘ silence behavior and support positive work environment.

5.Determining Nurse Workforce Requirement Based on Workload in the Public Hospitals
Şirin Özkan, Mert Uydacı
doi: 10.5222/SHYD.2020.52244  Pages 339 - 351
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışma, kamu hastanelerinde iş yüküne dayalı hemşire işgücünün belirlenmesi ve dağılımının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: İş yüküne dayalı insan kaynakları gereksinimi belirleme yöntemi uygulanarak, Kocaeli ilinde Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin yoğun bakım, tüm yatan hasta servisleri, acil servis, ameliyathane ve diyaliz birimlerinde gerekli hemşire sayısı hesaplanmıştır.
BULGULAR: Hemşire sayısı il genelinde hastaneler arası iş yükü oranına dayalı olarak karşılaştırıldığında; A, B, C, D, G, H ve I hastanelerinde hemşire sayısının yetersiz ve iş yükü ortalamasının 0,73 olduğu ve hemşire sayısının il genelinde %27 arttırılması gerektiği belirlenmiştir. En yüksek iş yükü oranına sahip hemşirelerin ise 0,49 oranı ile A hastanesi ve 0,53 oranı ile C hastanesi yatan hasta servisi hemşirelerinin olduğu saptanmıştır. Ayrıca E ve F hastanesinde toplam hemşire gereksinimi yeterli olmasına karşın, hastane içindeki birimler arasında hemşire işgücü iş yüküne göre dengesiz bir dağılımın olduğu bulunmuştur.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Hastanelerde hemşire sayısının yetersiz, hastaneler arasında ve hastane içinde iş yükü dağılımının dengesiz olduğu belirlenmiştir. İl genelinde hemşire işgücünün dengesiz dağılımı, hemşire işgücü verimsizliği, hasta bakımının kalitesinde düşme, sağlık hizmetlerinde hakkaniyet ilkesine zarar verme ve sağlıkta eşitsizliklere yol açma gibi önemli sonuçlara yol açabilecektir. Çalışma sonuçları, sağlık ve hemşirelik yöneticilerine hemşire işgücü konusunda daha etkili planlama yapma ve yönetme konusunda destek sağlayacak uygulama örneği oluşturabilecektir.
INTRODUCTION: The aim of this study is to examine the requirement and distribution of nurse workforce based on workload in public hospitals.
METHODS: The number of nurses required in intensive care unit, all inpatient services, emergency room, operating room and dialysis units of the hospitals affiliated to the Ministry of Health in Kocaeli was calculated based on the workload by applying the Workload Indicators of Staffing Need (WISN) method.
RESULTS: When the nurses were compared based on the inter-hospital workload ratio in the province, it was found that the number of nurses in the hospitals A, B, C, D, G, H and I was inadequate, the average workload was 0.73 and the number of nurses should be increased by 27% throughout the province. It was determined that the nurses having the highest workload ratio were inpatient service nurses in hospital with A rate of 0.49 and hospital in C with 0.53 rate. In addition, although the total number of nurses in E and F hospitals is sufficient, the units within the hospital are unevenly distributed according to the workload of the nurse workforce.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It was determined that the number of nurses in the hospitals was insufficient and the workload distribution between the hospitals and within the hospital was unbalanced. The unbalanced distribution of nurse workforce throughout the province causes labour inefficiency, decreases the quality of patient care and causes health inequalities. The study results could set an example of practice that would provide support for health and nursing managers in planning and managing healthcare human resources more effectively.

6.Adaptation of Lean Leadership Scale To Turkish: Validity and Reliability Study
İsmail Biçer, Haşim Çapar, Yasin Çilhoroz, Cuma Çakmak
doi: 10.5222/SHYD.2020.36449  Pages 352 - 362
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışma, “Yalın Liderlik Ölçeği”nin Türkçe uyarlamasını yapmak üzere geçerlik ve güvenirlik analizlerini gerçekleştirmek amacıyla, metodolojik tasarımda yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışma, İstanbul’da bir özel hastanede gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında 253 sağlık çalışanına ulaşılmıştır. Ölçeğin geçerlilik çalışmaları için açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri, güvenilirlik çalışmaları için ise iç tutarlılık analizleri yapılmıştır.
BULGULAR: Elde edilen bulgulara göre, geçerlilik ve güvenirlik çalışması yapılan analizler sonucunda, “Yalın Liderlik Ölçeği” nin beş alt boyut (faktör) ve 15 sorudan oluşan özgün ölçekle aynı yapıyı sergilediği belirlenmiştir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışma sonucunda, Türkçe literatüre geçerli ve güvenilir bir “Yalın Liderlik Ölçeği” kazandırılmış olup gelecekte konuya ilişkin yapılacak çalışmalar için önemli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
INTRODUCTION: In this study, it was aimed to make the Turkish adaptation of the Lean Leadership Scale developed by Mulders (2016) and to perform validity and reliability analyses.
METHODS: The research was carried out in a private hospital in Istanbul. Within the scope of the research, 253 healthcare professionals were reached. Explanatory and confirmatory factor analyses were performed for validity studies of the scale, and internal consistency analyses were performed for reliability studies.
RESULTS: According to the results obtained, the Lean Leadership Scale displays the same structure as the original scale consisting of five factors and 15 questions as a result of the analyses conducted for validity and reliability.
DISCUSSION AND CONCLUSION: With this study, it is thought that a valid and reliable Lean Leadership Scale has been brought to the leadership literature. In addition, it is thought that this study may be a reference for future studies on Lean Leadership.

7.Determination of Nurses’ Individual Innovativeness Characteristics
Ayşegül Sarıoğlu Kemer, İdris Yıldız
doi: 10.5222/SHYD.2020.30974  Pages 363 - 370
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı, kalp damar hastalığı tanısı olan bireylerin birinci basamak sağlık hizmetlerini kullanma durumlarının belirlenmesi ve sağlık hizmetlerini kullanma durumu ile sosyodemografik özellikler, sağlık ve hastalık özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı türdeki çalışmayı gelişigüzel örnekleme yöntemi ile seçilen, bir hastaneye herhangi bir nedenle başvuran 20 yaş ve üstü kalp damar hastalığına sahip 313 birey oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında anket formu kullanılmıştır.
BULGULAR: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 59,21±13,52’du r. Bireylerin %46’sının hipertansif bir hastalığı bulunduğu ve %88,5’inin sürekli ilaç kullandığı görülmüştür. Kalp damar hastalıkları için ilk kurum olarak aile sağlığı merkezini yeğleyenlerin oranı %13,4; herhangi bir sağlık sorunu yaşadığında ilk kurum olarak aile sağlığı merkezine başvuranların oranı ise %20,1 bulunmuştur. Bireylerin %89,1’i aile sağlığı merkezinden sevk edilmeden hastaneye gelmekte ve bunların %16,9’u aile sağlığı merkezlerini yetersiz bulmaktadır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Hastaneye başvuran kalp damar hastalarının, birinci basamak sağlık hizmetlerinden daha az yararlandığı görülmektedir. Birinci basamakta, kalp damar hastalığı yönetiminin güçlendirilmesi için çalışmaların yapılması gerekmektedir.
INTRODUCTION: The aim of this study was to determine the use of primary health care services in individuals diagnosed with cardiovascular diseases and to investigate the relationship between health status and sociodemographic characteristics and health/disease characteristics.
METHODS: The sample of this descriptive study consisted of 313 individuals with cardiovascular disease aged 20 years and over who were admitted to a hospital for any reason by haphazard sampling method. A questionnaire was used to collect the data.
RESULTS: The mean age of the participants was 59.21 ± 13.52 years. It was seen that 46% of the individuals had hypertensive disease and 88.5% of them had continuous medication. The rate of those who prefer family health care center as the first institution for cardiovascular diseases is 13.4%, and the rate of those who prefer family health care center, as the first institution in case of any health problem is 20.1%. The individuals 89.1% came to the hospital without referral from the family health care center, 16.9% of them found family health care centers inadequate.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It is seen that cardiovascular patients who apply to the hospital benefit less from primary health care services. Strengthening the management of cardiovascular patients in primary care is the main suggestion of this study.

8.The Relationship Of Competence Status Of Intern Nurses’ Attitudes Towards To Their Caregiver Roles
Sevim Çelik, Yasemin Durmaz, Elif Karahan
doi: 10.5222/SHYD.2020.65807  Pages 371 - 383
GİRİŞ ve AMAÇ: Araştırma, intörn hemşirelerin yetkinlik durumları ile bakım verici rollerine ilişkin tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu tanımlayıcı ve ilişki arayıcı araştırma, Mart-Nisan 2019 tarihleri arasında bir üniversitenin hemşirelik bölümünde okuyan 295 öğrenci ile yapılmıştır. Veriler, “Öğrenci Bilgi Formu, Hemşirelik Öğrencilerinin Yetkinlik Ölçeği ve Hemşirelerin Bakım Verici Rollerine İlişkin Tutum Ölçeği” ile toplanmıştır. Veriler, tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, bağımsız gruplarda t testi, Pearson korelasyon analizi kullanılarak değerlendirilmiştir.
BULGULAR: Öğrencilerin %76,3’ünün kadın, %31,2’sinin ailesinde en az bir sağlık çalışanı olduğu, %76,3’ünün hemşirelik mesleğini sevdiği, %76,3’ünün hemşirelik mesleğini geliştirmek için araştırma yapmak istedikleri, %90,5’inin verdiği bakımlarda araştırma sonuçlarını kullanmak istedikleri bulunmuştur. İntörn hemşirelerin “Hemşirelik Öğrencilerinin Yetkinlik Ölçeği” puan ortalaması 240,34±37,07, “Hemşirelerin Bakım Verici Rollerine İlişkin Tutum Ölçeği” puan ortalaması 62,84±12,18 olduğu saptanmıştır. Hemşirelik “Öğrencilerinin Yetkinlik Ölçeği ile Hemşirelerin Bakım Verici Rollerine İlişkin Tutum Ölçeği” toplam ve alt boyut puan ortalamaları arasında zayıf, pozitif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,05).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Araştırma bulguları, intörn hemşirelerin yetkinlik durumları ile bakım verici rollerine ilişkin tutumları arasındaki ilişkinin olumlu yönde olduğunu göstermiştir.
INTRODUCTION: The study was conducted to examine the relationship between the competence status of the intern nurses and their attitudes towards to their caregiving roles.
METHODS: This descriptive and correlational study was carried out with 295 students who studied in nursing department of an university between March and April 2019. Data were collected by using the Student Information Form, the Competence Scale of Nursing Students and the Attitude Scale for Nurses in Caregiving Roles. The data were evaluated using the descriptive statistical methods, independent variables t test in and Pearson correlation analysis..
RESULTS: It was found that 76.3% of students were female, 31.2% of students have at least one health worker in their family, 76.3% of the them loved the nursing profession, 76.3% of them wanted to make research to improve the nursing profession and 90.5% of the them wanted to use the research results in their care. Intern nurses received an average score 240.34±37.07 from Competence Scale of Nursing Students and 62.84±12.18 from the Attitude Scale for Nurses in Caregiving Roles. It was
determined direction of the weak, positive and statistically significant relationship between Competence Scale of Nursing Students and Attitude Scale for Nurses in Caregiving Roles total and subscale mean scores (p=0.000).

DISCUSSION AND CONCLUSION: The study showed that the relationship between competence status of the intern nurses and their attitudes towards caregiving roles was in positive aspect.

9.Determınation of the Opinions and Expectations of Nursing Students About Clinical Nurses
Münevver Sönmez, Öznur Gürlek Kısacık
doi: 10.5222/SHYD.2020.07379  Pages 384 - 392
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin klinik hemşireler hakkındaki görüş ve beklentilerini değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı olarak gerçekleştirilen bu araştırma, bir devlet üniversitenin hemşirelik bölümünde yürütülmüştür. Çalışmada, örneklem seçimine gidilmemiş olup evrenin %68,7’sine ulaşılmıştır. Veriler, ilgili alan yazından yararlanılarak araştırmacılar tarafından oluşturulan “Anket Formu” ile toplanmıştır. Verilerin analizinde sayı, yüzde aritmetik ortalama ve standart sapma testi kullanılmıştır.
BULGULAR: Hemşirelik öğrencilerinin %49’u iş yükü ve %53’ü ise öğrenci sayısının fazla olması nedeniyle hemşirelerin kendilerine yeterli zaman ayıramadığını belirtmiştir. Ayrıca araştırmada hemşirelerin, öğrencileri iş yükünü azaltan kişiler olarak gördükleri (%60,1) ve öğrencilerden klinikte hasta ile ilgili olmayan işleri de yapmalarını bekledikleri (%51) saptanmıştır.

TARTIŞMA ve SONUÇ: Araştırmada hemşirelerin, hemşirelik öğrencilerine doğru rol modeli olmada yetersiz oldukları belirlenmiştir
INTRODUCTION: The aim of this study was to evaluate the opinions and the expectations of nursing students about clinical nurses
METHODS: This descriptive research was carried out in the Nursing department of a public university. Sample selection and 68.7% of the universe has been reached. The data were collected by using the related literature with the “Questionnaire Form” created by the researchers.
RESULTS: The nursing students stated that the nurses could not allocate sufficient time for them because of their workload (49.0%) and the high number of students (53.0%). In addition, it was determined in the study that nurses saw students as people who reduced their workload (60.1%) and nurses expected students to do non-patient jobs in the clinic (51.0%).
DISCUSSION AND CONCLUSION: In the study, it was determined that the nurses were insufficient to be the right role models for the nursing students.

10.Evaluation of Attitude Towards Collaboration in Physicians and Nurses: A Cross-Sectional Research
Pınar Eraslan, Yildirim Beyazit Gulhan
doi: 10.5222/SHYD.2020.22931  Pages 393 - 401
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, bir eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan hekimlerin ve hemşirelerin sosyo-demografik değişkenlere
göre iş birliğine yönelik tutumlarının araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışma Nisan-Mayıs 2018 tarihleri arasında bir eğitim ve araştırma hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Evreni 1292
hekim ve hemşire oluşturmuş, homojen bir yapıda olmayan bu evren için örneklem büyüklüğü 297 olarak belirlenmiştir. Çalışmanın
amacına uygun olarak hazırlanmış olan anket formları, gönüllüğe dayalı olarak hekimler ve hemşireler tarafından doldurulmuştur.
İş birliği tutum puanının değerlendirilmesinde “Jefferson Hekim ve Hemşire İş Birliği Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. İstatistiksel analizler
için t-testi, tek yönlü (Oneway) Anova testi, Anova testi sonrasında farklılıkları belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analizi
olarak Scheffe kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık için p<0,05 değeri kabul edilmiştir.
BULGULAR: Meslek değişkenine göre hemşirelerin, hekimlere göre daha olumlu bir tutum sergiledikleri ve iş birliğine daha yatkın
oldukları görülmüştür. Meslek değişkeniyle birlikte cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve hemşirelerin çalışma alanı değişkenlerinde de
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,05). Hekimlerin çalışma alanı, deneyimi ve vizit durumu gibi demografik
özellikler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05).
TARTIŞMA ve SONUÇ: İş birliği tutumunu geliştirerek güçlendirecek, ortak mesleki eğitim programlarının uygulanması ve mesleki saygı ortamının
oluşturulması ile sağlık hizmet sunumunda olumlu sonuçların elde edileceği sonucuna varılmıştır.
INTRODUCTION: In this study, it was aimed to investigate the attitudes of physicians and nurses working in a aducational and research hospital
towards collaboration according to socio-demographic variables.
METHODS: This study was conducted in a aducational andr esearch hospital between April-May 2018. 1292 physicians and nurses
constituted the universe and the sample size was 297 for this non-homogeneous universe. The questionnaires prepared in
accordance with the aim of the study were completed by physicians and nurses on a voluntary basis. ‘Jefferson Scale of Attitudes
Toward Physician-Nurse Collaboration’ was used to evaluate the collaboration score. For statistical analysis, t-test, One-way Anova
test, and after the Anova test, Scheffe was used as complementary post-hoc analysis to determine the differences. The p value of
<0.05 was accepted for statistical significance.
RESULTS: According to the occupational variable, nurses have a more positive attitude and are more prone to collaboration than
physicians. There was a statistically significant relationship between the variables of profession, gender, age, education level and
nursing study area. There was no statistically significant relationship between demographic characteristics such as physician
study area, experience and visit status (p>0,05).
DISCUSSION AND CONCLUSION: It was concluded that the implementation of joint vocational training programs that will strengthen the collaboration
attitude and the creation of an atmosphere of Professional respect will provide positive results in health service delivery.

11.Use of Primary Health Care Service in Cardiovascular Patients Admitted to Hospital
Kübra Sultan Dengiz, Deniz Koçoğlu Tanyer
doi: 10.5222/SHYD.2020.30922  Pages 402 - 411
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı, kalp damar hastalığı tanısı olan bireylerin birinci basamak sağlık hizmetlerini kullanma durumlarının belirlenmesi ve sağlık hizmetlerini kullanma durumu ile sosyodemografik özellikler, sağlık/hastalık özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı türdeki çalışmayı gelişigüzel örnekleme yöntemi ile seçilen, bir hastaneye herhangi bir sebeple başvuran yirmi yaş ve üstü kalp damar hastalığına sahip 313 birey oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında anket formu kullanılmıştır.
BULGULAR: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 59,21±13,52’dur. Bireylerin %46’sının hipertansif bir hastalığı bulunduğu ve %88,5’inin sürekli ilaç kullandığı görülmüştür. Kalp damar hastalıkları için ilk kurum olarak aile sağlığı merkezini tercih edenlerin oranı %13,4; herhangi bir sağlık sorunu yaşadığında ilk kurum olarak aile sağlığı merkezini tercih edenlerin oranı ise %20,1’dir. Bireylerin %89,1’i aile sağlığı merkezinden sevk edilmeden hastaneye gelmekte ve bunların %16,9’u aile sağlığı merkezlerini yetersiz bulmaktadır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Hastaneye başvuran kalp damar hastalarının birinci basamak sağlık hizmetlerinden daha az yararlandığı görülmektedir. Birinci basamakta kalp damar hastalığı yönetiminin güçlendirilmesi bu çalışmanın en temel önerisidir.
INTRODUCTION: The aim of this study was to determine the use of primary health care services in individuals diagnosed with cardiovascular diseases and to investigate the relationship between health status and sociodemographic characteristics and health/disease characteristics.
METHODS: The sample of this descriptive study consisted of 313 individuals with cardiovascular disease aged twenty years and over who were admitted to a hospital for any reason by haphazard sampling method. A questionnaire was used to collect the data.
RESULTS: The mean age of the participants was 59.21 ± 13.52 years. It was seen that 46% of the individuals had hypertensive disease and 88.5% of them had continuous medication. The rate of those who prefer family health care center as the first institution for cardiovascular diseases is 13.4%, and the rate of those who prefer family health care center, as the first institution in case of any health problem is 20.1%. The individuals 89.1% came to the hospital without referral from the family health care center, 16.9% of them found family health care centers inadequate.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It is seen that cardiovascular patients who apply to the hospital benefit less from primary health care services. Strengthening the management of cardiovascular patients in primary care is the main suggestion of this study.

12.Examination of Opinions of the Senior Health Managers Working in Private Hospitals on Health Technology Assessment
Mehmet Akif Erişen, Fatma Özlem Yılmaz
doi: 10.5222/SHYD.2020.87004  Pages 412 - 420
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada Konya il merkezindeki özel hastanelerde çalışan sağlık yöneticilerinin sağlık teknolojisi değerlendirmesi ve uygulamaları hakkındaki görüş ve düşüncelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden faydalanılmış olup, desen olarak ise olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırma, Konya il merkezindeki özel hastanelerde çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden sağlık yöneticileri ile yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.
BULGULAR: Analiz sonucunda sağlık teknolojileri, sağlık teknoloji değerlendirmesi, Türkiye’deki sağlık teknoloji değerlendirmesi uygulamaları, özel hastanelerin sağlık teknoloji değerlendirmesine yaklaşımı, sağlık teknoloji değerlendirmesi biriminin kurulması, katılımcıların hastanelerindeki sağlık teknoloji değerlendirmesi uygulamaları ve sağlık teknoloji değerlendirmesi uygulamalarının gelecekteki yeri başlıkları altında alt temalar oluşturulmuştur ve oluşturulan temalar ile ilgili bulgular yorumlanmıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Yöneticiler sağlık teknoloji değerlendirmesi uygulamaları hakkında çeşitli bilgilere sahip olmakla birlikte, bu durumun sınırlı düzeyde olduğu görülmüştür. Bu bakımdan, sağlık teknoloji değerlendirmesi uygulamalarını ve bu konudaki farkındalığı artırmak için sağlık teknoloji değerlendirmesi hakkında sağlık yöneticilerine genel bir eğitim verilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
INTRODUCTION: In this study, it was aimed to evaluate the views and opinions of the health administrators, who are working in the private hospitals in Konya province centre about health technology assessment and applications.
METHODS: Qualitative research methods have been used in research, and phenomologic method is preferred. The research was conducted using face-to-face interviews with health administrators working in private hospitals serving in the centre of Konya and accepting to participate in the research. A semi-structured interview form was used as a data collection tool in the survey.
RESULTS: As a result of the analysis, sub-themes were created under the headings of health technologies, health technology assessment, health technology assessment applications in Turkey, health technology assessment approach of private hospitals, establishment of health technology assessment department, health technology assessment applications of the respondents’ hospitals and future position of health technology assessment. And the findings under the created themes are interpreted.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The managers had various information about health technology assessment applications however it was limited. In this respect, it would be beneficial to provide a general education about health technology assessment in order to increase awareness and application of health technology assessment practices.

13.Relationship Between The Student Nurses’ Critical Thinking Dispositions and Autonomy Levels
Mehmet Günay Uyar, Şefika Dilek Güven
doi: 10.5222/SHYD.2020.71676  Pages 421 - 429
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin eleştirel düşünme eğilimleri ile otonomi düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olan araştırma, bir devlet üniversitesinin hemşirelik bölümünde okuyan 288 hemşirelik
öğrencisiyle yürütülmüştür. Veriler sosyo-demografik özellikleri içeren “Tanıtıcı Özellikler Bilgi Formu, California Eleştirel Düşünme
Eğilimi Ölçeği ve Sosyotropi-Otonomi Ölçeği” ile toplanmıştır. Veriler sayı, yüzde, ortalama, standart sapma ve Pearson korelasyon
testleri ile analiz edilmiştir.
BULGULAR: Öğrencilerin “Sosyotropi-Otonomi Ölçeği” otonomi alt boyutu puan ortalamasının 87,43±11,27 ve eleştirel düşünme
eğilimi genel puan ortalamasının 232,52±23,30 olduğu bulunmuştur. Öğrencilerinin “California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği”
genel puan ortalaması ile “Sosyotropi-Otonomi Ölçeği” otonomi alt boyutu puan ortalamaları arasında pozitif yönde orta düzeyde
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=0,526, p<0,010).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu araştırmada, öğrencilerin otonomi düzeylerinin orta düzeyin üzerinde; eleştirel düşünme eğilim düzeylerinin düşük
düzeyde olduğu; eleştirel düşünme eğilimi ile otonomi düzeyleri arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Araştırmanın sonucu, hemşirelik eğitiminde öğrencilerin eleştirel düşünme ve otonomi düzeylerini yükseltmeye yönelik hemşirelik
eğitim müfredatlarının gözden geçirilerek, yeniden yapılandırılması gerektiğini düşündürmektedir.
INTRODUCTION: The aim of this study was to determine the relationship between nursing students’ critical thinking disposition and autonomy
levels.
METHODS: The descriptive-relationship seeking study was conducted with 288 nursing students in the nursing department of a state
university. Data were collected by using the Descriptive Characteristics Information Form, which included socio-demographic
characteristics, California Critical Thinking Disposition Scale and Sociotropy-Autonomy Scale. Data were analyzed by number,
percentage, mean, standard deviation and Pearson correlation tests.
RESULTS: It was found that the students’ mean autonomy subscale of Sociotropy-Autonomy Scale score was 87.43±11.27 and the
overall mean score of critical thinking disposition was 232.52±23.30. There was a statistically significant positive correlation
between the students› overall mean scores of California Critical Thinking Disposition Scale and autonomy subscale scores of
Sociotropy-Autonomy Scale (r = 0.526, p <0.010).
DISCUSSION AND CONCLUSION: In the study, the autonomy levels of the students were above the middle level; critical thinking disposition levels were
low; There was a positive relationship between critical thinking disposition and autonomy levels. The results of the study suggest
that nursing education curricula should be revised and restructured in order to raise students’ critical thinking and autonomy levels
in nursing education.

14.Examinatıon Of Theses Written In The Field Of Nursing Management In Turkey: The Retrospectıve Revıew
Fatma Demirkaya
doi: 10.5222/SHYD.2020.69672  Pages 431 - 440
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, Türkiye’ de Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı’nda yapılan lisansüstü tezlerin özelliklerinin
incelenerek, çalışılan konu yönelimlerinin belirlenmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Tez Merkezi arşivinde kayıtlı lisansüstü eğitim tezlerinin incelendiği çalışmada, 1994-
2019 (ilk üç ay) arasında yapılan 193 tez değerlendirilmiştir. Tezlere, https: //tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tarama.jsp sayfası
detaylı tarama motoru üzerinden anabilim dalı kısmı “Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı” seçildikten sonra, tez türü kısmı öncelikle
“yüksek lisans” daha sonra “doktora” işaretlenerek ulaşılmıştır. Ulaşılan tezler araştırmacı tarafından hazırlanan ve 10 maddeden
oluşan soru formuna kodlanarak gruplandırılmış ve tanımlayıcı istatistikler kullanılarak değerlendirilmiştir.
BULGULAR: Yüksek lisans tezlerinin %37’sinin 2006-2011 yılları ve doktora tezlerinin %59’unun 2012-2017 yılları arasında olduğu,
yüksek lisans tezlerinin %32’si ve doktora tezlerinin %94’ünün İstanbul Üniversitesinde yapıldığı, örneklemini en fazla hemşirelerin
oluşturduğu görülmüştür. Yüksek lisans tezlerinin ağırlıkla tanımlayıcı tasarımda (%84), ölçek kullanarak gerçekleştirildiği
(%65), doktora tezlerinin çoğunun (%59) metodolojik tasarımda, araştırmacı tarafından geliştirilen ölçüm araçlarıyla gerçekleştirildiği
belirlenmiştir. Yüksek lisans tezlerinin en fazla (%28) hemşirelikte yönetim, doktora tezlerinin ise insan kaynakları yönetimi
(%31) alanında yapıldığı, en fazla çalışılan konunun iş doyumu olduğu görülürken; yüksek lisans tezlerinin %88’inin yayınlanmadığı
ve doktora tezlerinin %51’inin yayınlandığı belirlenmiştir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmada, tezlerin lisansüstü eğitimden beklentileri karşıladığı, hemşirelikte yönetim ve insan kaynakları yönetimi alanı
ile iş doyumu, çalışma koşulları, yönetim uygulamaları konularının ağırlıkta olduğu, hemşirelik hizmetlerini yönetirken hemşirelerin
gereksinimlerinin dikkate alındığı, nitel araştırmaların öneminin anlaşılmaya başlandığı görülmektedir
INTRODUCTION: The purpose of this study it is to analysis Department of Nursing Services Management in Turkey master and doctorate
theses properties and subject topics trends.
METHODS: 193 theses Made between 1994-2019 (first three months) were included in the study in which the master and doctorate
theses registered in the archive of Higher Education Council Thesis Center were examined. Theses were reached by selecting
the Department of Nursing Services through the detailed search engine of https: //tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tarama.jsp. The
theses were grouped by codifying the through 10-item questionnaire prepared by the researcher. Data were analyzed using descriptive
statistics.
RESULTS: It was found that 37% of master’s theses were between 2006-2011 and 59% of doctoral theses were between 2012-2017,
32% of master’s theses and 94% of doctoral theses were made in Istanbul University. It was found that master’s theses were
mainly conducted in descriptive design (84%), using scale (65%), and most of the doctoral theses (59%) were conducted in
methodological design with measurement tools developed by the researcher. It was found that master’s theses were mostly in
nursing management (28%) and doctorate theses were in human resources management feld (31%). It was determined that 88%
of his master theses were unpublished and 51% of his doctoral theses were published.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It was found that the theses met the expectations from the graduate education, and in the field of nursing
management and human resources management, job satisfaction, working conditions, and management practices subjects were
dominant. It was found that the needs of nurses were taken into consideration while managing nursing services and the
importance of qualitative research was started to be understood.

REVIEW
15.Medical Waste Management And Zero Waste Approach In Healthcare Organizations
Seda Tuğba Baykara Mat, Ülkü Baykal
doi: 10.5222/SHYD.2020.04724  Pages 441 - 449
Günümüzde gelişen teknoloji, hızlı nüfus artışı, bilgiye kolay ulaşım gibi değişimler toplumsal refah düzeyini yükseltmekle birlikte, sağlık hizmetlerine yapılan başvuruların artmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte koruyucu sağlık sistemleri yerine tedavi edici hizmetlere olan yönelim ve sağlık talebindeki artış beraberinde insan ve çevre sağlığı açısından çeşitli riskler yaratan tıbbi atık oluşumunu arttırmaktadır. Bu makalede tıbbi atıkların yönetimi ve bu atıkların çevre sağlığına uygun şekilde yok edilmesi konusunda yeni bir yaklaşım olan Sıfır Atık Projesi’nin incelenmesi ve güncel mevzuatlar kapsamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Today, changes such as technology development, rapid population growth, and easy access to information increase the level of social welfare and increase the appeals to health services. Along with this, the orientation towards therapeutic services instead of preventive health systems and the increase in health demand enhance medical waste generation, which creates various risks in terms of human and environmental health. In this article, it is aimed to examine Zero Waste Project, which is a new approach in the management of medical wastes and disposal of these wastes in accordance with environmental health, and to evaluate within the scope of current legislation.

16.Innovative Products and Approaches Used in Nursing Services
Seda Şahan, Ayşegül Yıldız
doi: 10.5222/SHYD.2020.67044  Pages 450 - 457
Günümüzde teknolojinin ve bilişim sistemlerinin hızla gelişmesi hemşirelik hizmetlerinde yenilikçiliğin etkili olmasını
sağlamaktadır. Hemşirelikte yenilikçi ürünlerin kullanılması, bakım kalitesini artırmakta, iş yükünü azaltmakta, kanıta
dayalı uygulamaları artırmakta ve hasta işlemlerinin daha kısa sürede yapılmasını sağlamaktadır. Dünyada ve
Türkiye’de son dönemlerde farklı yenilikçi ürün ve yaklaşımlarla karşılaşılmaktadır. Bu ürünlerin tanınması ve hemşirelerin
yenilikçi olmaya yönlendirilmesi, hemşirelikte yenilikçilik sürecinin gelişmesi açısından önem taşımaktadır.
Hemşirelerin yenilikçi gelişmeleri izlemesi, bakım kalitesini artırmakta ve bu konudaki çalışmalara katılımlarını
artırmaktadır. Bu derlemenin amacı, dünyada ve Türkiye’de uygulanan çeşitli yenilikçi ürünler hakkında bilgi vererek,
konuyla ilgilenenlerin görüş alanlarını genişletmektir.
The rapid development of technology and information systems today enables innovation to be effective in nursing
services. Using innovative products in nursing improves the quality of care, reduces workload, increases
evidence-based practices and enables patient procedures to be done in less time. Recently, we encounter different
innovative products and approaches in the world and in our country. This review aims to give information about
various innovative products applied in the world and in our country.

17.Managing Robots in Healthcare
Feride Eşkin Bacaksız, Metin Yılmaz, Kalbinur Ezizi, Handan Alan
doi: 10.5222/SHYD.2020.59455  Pages 458 - 465
Dijital dönüşüm, dijitalleşen endüstri, dördüncü sanayi evrimi gibi birbirine benzer değişik sözcüklerle belirtilen “Endüstri 4.0” terimi,
dünya ekonomisini ve tüm sektörleri etkileyerek hizmet alanlarında bir devrim gerçekleştirmektedir. Endüstri 4.0’ın en belirgin
gelişmelerinden biri olan insan–robot iş birliği, farklı iş alanlarında kullanılmakla birlikte sağlık sektöründeki kullanımı da giderek
yaygınlaşmaktadır. Demir yakalı çalışanlar olarak da tanımlanan robotlar, insanların sahip olduğu gelişmiş özellikler ve becerilerle
donatılarak tedavi ve bakımda daha fazla güvenilir hale gelmekte, dolayısıyla da kullanılabilirlikleri giderek artmaktadır. Diğer
yandan hemşirelik bakımında insansı özellikteki robotların kullanılmasının; hemşire istihdamı, robotların otonom karar alma ve
bundan sorumlu olup olmama durumu gibi etik ve ahlaki sorunları beraberinde getireceği yönünde çeşitli endişeler gündeme
getirilmektedir.
Bu makalede, robotların çeşitli sektörlerdeki kullanım alanları, robot işçiler ve robot yöneticilerle çalışma konusunda çalışanların
tutumu, robotların sağlık sektöründe kullanımının olası yararları ve sakıncaları, özellikle robot hemşirelerin kullanılmaya başlanmasıyla
ortaya çıkabilecek ahlaki ve etik sorunlara ilişkin güncel bilgilerin derlenmesi amaçlanmıştır.
Industry 4.0, which is expressed with similar words such as Digital Transformation, Digitalizing Industry and Fourth Industrial
Evolution, is developing a revolution in the fields of service by affecting the economy and all sectors of the world. As one of the most
significant developments of Industry 4.0, human-robot cooperation is used in different business areas, but its use in the health
sector is becoming more widespread. Robots, also referred to as iron-collar workers, are becoming more reliable in treatment and
care by being equipped with advanced features and skills that people have, therefore their availability is increasing. On the other
hand, the use of humanoid robots in nursing care will bring about ethical and moral problems such as employment of nurses,
autonomous decision making of robots and being responsible for this.
In this article, it was aimed to review the current usage and importance of robots in various sectors; especially in the health sector,
the attitude of the employees in working with robot workers and robot managers, the potential advantages and disadvantages of
the robots in the sector, and the introduction of current moral and ethical problems that may arise.

18.Application Plan Sample Based on Professional Values Model in Pediatric Nurses
Ayla Kaya, Ayşegül İşler Dalgıç
doi: 10.5222/SHYD.2020.19971  Pages 466 - 474
Hemşirelikte modeller, profesyonel bir dil oluşturulmasını sağlayarak hemşirelikte eğitim, araştırma, uygulama ve yönetim alanlarında rehber niteliğindedirler. Pediatri hemşirelerine yönelik hazırlanmış bu uygulama planı örneği Profesyonel Değerler Modeli'ne temellendirilmiştir. Pediatri hemşirelerinin bakım verdiği bireylerin çıkarlarını gözetmesi, aile merkezli bakım uygulamalarının desteklenmesi ve yaşanan etik ikilemlerde doğru kararların alınmasında profesyonel değerlerin rehber alınmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Pediatri hemşirelerinin profesyonel değerlerinin geliştirilmesine yönelik girişimsel çalışmaların yürütülmesinde bu çalışmada sunulan uygulama planı örneğinin rehber alınması önerilebilir.
Nursing models are guides in nursing education, research, practice and management by providing a professional language. This application plan sample prepared for pediatric nurses is based on Professional Values Model. It is thought that it is important to take professional values as a guide for pediatric nurses to take care of the interests of the individuals they care for, to support family-centered care practices and to make the right decisions in the ethical dilemmas. In conducting interventional studies for the development of professional values of pediatric nurses, it may be recommended to take a sample of the application plan presented in this study.

19.Author Indeks

Page E1
Abstract | Full Text PDF

20.Subject Index

Page E2
Abstract | Full Text PDF



 
 

LookUs & Online Makale